Sağlık

Kurdeşen Hastalığı Nedir, Kurdeşen Hastalıkları ve Belirtileri Nelerdir?

Kurdeşen Hastalığı Nedir, Kurdeşen Hastalıkları ve Belirtileri Nelerdir?

Halk arasında yaygın olarak görülen ürtiker yani kurdeşen hastalığı, genellikle hem hastayı hem de doktorları fazlasıyla sıkan bir hastalık türüdür. Buna rağmen kurdeşen hastalığı için immünoloji ve alerji uzmanlarının çok etkili ve çözüme yönelik tedavi yöntemleri mevcuttur. Kurdeşenin cilt üzerinde oluşturduğu lezyonlar; oval veya yuvarlak şekilli, ödemli, kaşıntılı, kabarık ve kızarık lezyonlardır. Birkaç milimetre ile santimetreye kadar değişen boyutları vardır ve orta bölümleri soluk olabilir. Lezyonlar çok çabuk kaybolabileceği gibi, birkaç gün süreyle kalıcı da olabilmektedir.

Kurdeşen Hastalığının Oluşum Mekanizmaları

Mast hücreleri, bütün vücutta ve bilhassa derialtı dokuda bulunan hücrelerdir. Bu hücreler aktive olduktan sonra bulundukları ortama prostaglandinler, histamin ve lökotrienler adı verilen kimyasal maddeleri salgılarlar. Bu maddeler damarların genişlemesine, damardan dışarıya doğru sıvı sızmasıyla bunların deri içerisine kaçmasına ve kaşıntıya sebep olur. Ayrıca, bu mast hücreleri yaklaşık 5 saat gibi bir süre içerisinde farklı moleküller yapar ve salarlar. Bu moleküller lezyonların daha uzun süreli olmasına neden olurlar. Anjiyoödem de (kurdeşen hastalığının bir türü) benzer bir şekilde damarların dışına sıvı kaçması ile gelişir, fakat sıvı cilt yüzeyi ile sınırlı kalmaz.

Kurdeşen

Akut kurdeşen-anjiyoödem; Gıda veya ilaçlar ile oluşan alerjik reaksiyonlara bağlı olarak ortaya çıkabilir. Bunun dışında virüsler de akut kurdeşen-anjiyoödeme neden olabilirler. Ürtiker anjiyoödem lezyonlarına yaygın şekilde sebep olan ilaçlar; kas gevşeticiler, penisilin, antiromatizmal ağrı kesiciler, sulfonamid ve idrar söktürücülerdir. Yumurta, balık, süt, kabuklu deniz hayvanları ve yer fıstığı ise lezyonlara neden olan gıdalar arasındadır. Bayat balıkların tüketilmesi sonucu balığın histaminine bağlı olarak gelişen toksik reaksiyonlar da kurdeşene yol açabilir.

Kronik kurdeşen-anjiyoödemin yaygın olarak görülen iki grubunu, idiyopatik ve oto-immün ürtiker oluşturmaktadır. Bu ikisi, bütün vakaların neredeyse %40’ını kapsar. Kronik kurdeşen hastalığı olan kişilerin %20’sinde fiziksel uyarılar sonucu mast hücreleri aktif hale geçebilir. Bunun sonucu olarak dermografizm adı verilen durum oluşur. Dermografizm, deri üzerine tırnakla bastırma ya da küçük bir kalem dokunuşuyla yazı yazılması olayıdır. Kolinerjik kurdeşen, farklı bir fiziksel ürtiker çeşididir. Kolinerjik kurdeşende mast hücrelerinin aktif hale gelmesi, egzersiz ve ısı gibi faktörlerle gerçekleşmektedir. Basınç, soğuk, titreşim (vibrasyon), güneş ışınları ve su da kurdeşene neden olabilen faktörler arasındadır.

Kurdeşen Hastalığının Belirtileri ve Tanısı

Ürtiker hastaları, genel olarak yerini tam belirleyemedikleri bölgelerde kaşıntıları olduğunu söylemektedirler. Daha sonra tipik kurdeşen lezyonları ortaya çıkar. Kaşıntı hissi hafif olabileceği gibi, hastanın cildinde soyulmalara neden olabilecek ölçüde de olabilir. Kurdeşen lezyon grupları kısa bir süre sonra belirir ve ardından kaybolur. Kolinerjik kurdeşen olan kişilerin kolayca ayırt edilebilen klinikleri mevcuttur. Bu tür hastalarda yaygın olarak cilt kızarıklığı, toplu iğne başı şeklinde, kimi zaman soluk ve birbirine benzeyen kurdeşen lezyonları vardır. Hafif bir zorlanma ile hastada ortaya çıkan terleme, bahsettiğimiz şikayetlerin oluşmasına yol açabilir.

Belirtiler genel olarak cilt ile sınırlıdır ve kaşıntılar şiddetlidir. Kronik kurdeşenli hastalarda yorgunluk, uykusuzluk ve duygusal sorunlar da tespit edilmiştir. Anjiyoödemin ilerlemesi, vücudun herhangi bir bölgesinde ya da kabarıklığın kenarında başlayabilir, fakat genellikle dudaklar, göz kapakları, genital bölgeler ve eklem bölgelerinde kendini göstermektedir. Belirtiler hafif bir rahatsızlıktan, çok ciddi bir rahatsızlığa kadar gidebilecek boyutlarda değişkenlik gösterebilir.

İlk kurdeşen ve anjiyoödem durumu, herhangi bir tetikleyici olmadan da ortaya çıkabilir. Şayet bulgular ilaç veya bir besin aldıktan sonra gelişmişse, bu durumda ilaç veya besini kurdeşenle ilişkilendirmek mümkündür. Yeni kullanılmaya başlanan bir ilacın ardından hastalık belirtileri ortaya çıktıysa, yapı olarak ilacın farklı bir türüne geçiş yapılmalıdır. Kurdeşen hastalığının tanısı için uzmanlar tarafından yapılan bazı testler mevcuttur. Testler ile elde edilen sonuçlar ve hastalığın durumu birlikte değerlendirilerek tanı konulabilir. Anjiyoödem ve kronik kurdeşenin ayrıcı tanısı, oto-immün, idiyopatik, besin ilişkili, fiziksel ve sistematik bazı hastalıklara bağlı olarak farklı alt gruplardan oluşmaktadır. Hastaların yaklaşık %95’inin tanıları, oral olarak (ağız yoluyla) alınan maddelerle ve eşlik eden rahatsızlıklarla ilgili değildir.

Kurdeşen Hastalığı

İlaç ve besinler kronik kurdeşenin ender görülen nedenlerinden olsalar da, hastaları bu duruma ikna etmek güçtür. Akut kurdeşen değerlendirilirken, hastaların aldığı tüm ilaçlara ve gıda maddelerine ara verilmelidir. Mutlaka kullanılması gereken bir ilaç mevcutsa, alerjiye neden olmayan farklı bir ilaca geçilmelidir. Kurdeşenle ilişkili olan bazı kronik enfeksiyonlar şunlardır;

  • Sinüs enfeksiyonları
  • Kolesistit (safra kesesi taşı iltihabı)
  • Diş ve diş eti iltihapları
  • Ayak veya tırnak mantarları
  • Helicobacter Pylori Gastriti

Bu hastalıkların kurdeşenle ilişkileri net olarak bilinmese de, bunların tedavi edilmesinin ardından kurdeşeni iyileşen vakalar belirtilmiştir. Tipik kurdeşenli bir kişinin laboratuvar incelemeleri metabolik panel, hemogram, idrar analizi ve karaciğer enzimlerinden oluşmalıdır. Tiroid ve hipotiroid bezine karşı vücudun kendiliğinden gerçekleştirdiği anti-tiroid antikorların varlığını da analiz etmek gerekmektedir. İmmünoloji ve alerji uzmanlarının gerek duyduğu hallerde IgE adı verilen alerji antikoru ile bu antikorun alerji hücreleri üzerindeki birleşme noktaları oto-antikor tespiti yapabilir. Pozitif çıkan antikor, kurdeşenin hastalık ya da besinlerle ilgili olmadığını ve oto-immün dahilinde bir süreçle ilerlediğini göstermektedir.

Bu tanılar, immünoloji ve alerji uzmanını özel tedaviler kapsamına giren immünolojik tedavilere yönlendirebilir. Her durumda gereksinim olmamakla birlikte, bazı hallerde cilt biyopsisi yararlı olabilmektedir. Biyopsi, bilhassa deri lezyonlarının 1 günden uzun sürdüğü, ağrılı ve deride iz bıraktığı, kurdeşenle alakalı damar iltihabının bulunduğu düşünülen durumlarda uygulanmalıdır. Bu tür hastaların acil olarak tedavisine başlanmalıdır. Herediter anjiyoödem (edinilmiş yani sonradan kazanılan anjiyoödem) ve bir takım tansiyon ilaçlarıyla alakalı anjiyoödem, dikkatli bir şekilde araştırılması ve özgül tedavi yöntemleri uygulanması gereken hallerdir.

Kurdeşen Nedir

Kurdeşen Hastalığının Tedavisi

Akut kurdeşen, genel olarak kendini sınırlar ve H1 tip antihistaminkler gibi alerji ilaçlarına iyi yanıt verir. Bu ilaçlar histamin salınmadan önce, reseptörüne bağlanmaksızın koruyucu şeklinde verilirse daha etkili olabilirler. Antihistaminklerin ne kadar verileceğiyle ilgili net bir kural mevcut değildir. Eskiden kullanılan bazı alerji ilaçları dikkat eksikliği, konsantrasyon bozukluğu ve uyku hali gibi yan etkilere neden olabilirler. İlgili ilaçları kullanırken, bazı durumlarda standart dozun 2 katı alınması gerekebilir. Anaflaksi atağı geçiren veya ciddi anjiyoödem hastaları epinefrine yani adrenaline yanıt vermektedirler. Bundan dolayı ilgili hastaların bahsettiğimiz ilacı temin etmeleri, uygulama yöntemleri ve kullanımı hakkında bilgilendirilmesi doğru olacaktır.

Anjiyoödemin tedavisinde esas olarak kullanılan ilaçlar, H1 antihistaminikler ilaçlarıdır. Kurdeşenin farklı alt türlerinde bu ilacın değişik formları da uygulanabilir. Ciltte bulunan histamin reseptörlerinin yaklaşık %20’si H2 alt tipinde olduğu için, bazı durumlarda mide ilacı olarak bilinen ranitidin ilacı da kullanılabilir. En yüksek dozda veya yüksek doza yakın olarak ilaç kullanılsa bile, bazen kurdeşen hastalığının tedavisi mümkün olmayabilir. Böyle durumlarda immünoloji ve alerji uzmanları bahsettiğimiz ilaçları diğer başka ilaç gruplarıyla kombine ederler ve başarılı bir tedavi süreci gerçekleştirirler. İnatçı bulguları olan ve tedavisi zor olan hastalarda ise; sıtma ilaçları, kortizon, kalsiyum kanal blokörleri, bazı astım ilaçları veya insan antikorları gerekebilir.

İlgili yazılar

Yorumlar - Yorum yapmak için tiklayin

YORUM BIRAKIN