Bilim

Fenomenoloji (Görüngübilim) Nedir, Fenomenolojinin Yöntemleri Nelerdir?

Fenomenoloji (Görüngübilim) Nedir, Fenomenolojinin Yöntemleri Nelerdir?

Başlıklar

Fenomenoloji; bilimsel bulguların doğrudan incelenmesi yoluyla ortaya çıkmış ve somut deneyim konusu haline gelmiş fenomenlere, incelenmemiş ön kabullerden ve nedensel açıklamalara ilişkin kavramlardan bağımsız yaklaşma yöntemidir. Görüngübilimin kurucusu Edmund Husserl’e göre gerçek, Platon’un da belirttiği gibi, kesin olmalıdır. Her nesnenin, ona yakıştırdığımız özelliklerin ve verdiğimiz anlamın dışında, kendine özgü olan, değişmez ve geçerli bir yapısı vardır. Bir nesne, insanların değil, insanların haricinde öncesi ve sonrası olmayan nesneler dünyasının varlığıdır. Metafiziğin ürünü olmadığı gibi fiziğin ürünü de değildir, kendi mutlak (saltık) yapısı içindedir. Gerçek ise, böyle ideal bir yapı taşıyan nesnenin niteliği olarak ortaya çıkar. Husserl, bu teziyle Platon’un tezine yakınlık göstermektedir.

Fenomenoloji

Fenomenolojinin Yöntemleri Nelerdir?

Fenomenoloji, kurucusu Edmun Husserl olan, 20. Yüzyılın başlarında görülen düşünce ve bilimlerdeki genel bunalım içerisinde doğmuş ve gelişmiş bir felsefe akımıdır. Husserl’in öne sürdüğü fenomenoloji, bu anlamda, metafiziği sona erdirip somut bir yaşantıya dönmek ve bu sayede tıkanmış olan felsefeye tekrar başlangıç yapmak fikriyle ortaya çıkmıştır. Felsefe akımı olarak ifade edilmesi bir yana, daha çok bir yöntem olarak ifade edilmektedir. Fenomenoloji, öncelikle fenomeni, yani dolaysız olarak verilen bir şeyi betimlemeye dayanır. Bunu nasıl yaptığı veya yapıp yapmadığı ise tartışılmaktadır. Diğer yandan, fenomenoloji, bahsedilen yöntem üzerinden kategoriler ve kavramlar geliştirerek özgün bir felsefe akımını da ortaya çıkarır.

Fenomenoloji, 20. Yüzyıl kuramsal tartışmalarında ve felsefesinde etkili bir yere sahiptir. Modern düşünürlerden Frankfurt Okulu’na, Heidegger’den Sartre’a kadar birçok düşünür ve felsefi eğilimde fenomenolojinin etkisi görülmektedir. Genel felsefe akımlarında görüldüğü gibi, fenomenolojide de özne-nesne ilişkisi konu edilmektedir. Ampirizim ve pozitivizm ile bazı hususlarda aynı noktada birleşseler de, temel olarak fenomenoloji, bu iki felsefe akımına karşıdır. Bu karşı çıkışın belirgin olduğu nokta ise, tek tek nesnelerin ele alınması konusudur. Fenomenolojiye göre, tek tek nesneler genel yasalara göre değil, varlıkları sadece rastlantı kavramıyla açıklanabilen şeylerdir. Bunun yanında, dolaysız olarak verilmiş bir nesneyi betimlemeye dayanan bir yöntem olarak, doğa bilimini de inkar eder.

Fenomenoloji, genel olarak kullanılan bir anlamla, özlerin araştırılması konusudur. Bu noktada önemli olan ayrım ise, fenomenolojinin özlerin bilimi değil, öz görü bilincinin bilimi olduğudur. Bilince ya da algıya ait özün betimlenmesi sorunu, fenomenolojinin kapsamına girer. Fenomenolojik yaklaşıma göre, gerçekliğin kendisi gibi bir durum olamaz. Çünkü gerçeklik, daima kendine yönelmiş olan bir bilinç tarafından bilinen gerçekliktir. Diğer bir deyişle, kendisine yönelen bilinç vasıtasıyla algılanan, bilincine varılan ve görülen bir şeydir. Sonuç olarak, dünya deneyimlerinin tamamı bilinç tarafından ortaya çıkarılmıştır. Bu sebeple fenomenoloji, bilincin sistematik incelemesini hedeflemektedir. Hareket noktası olarak da, belirli bir epistemolojiyi temel alma düşüncesinden uzak durur. Bu sayede fenomenolojik yöntem olarak adlandırılan konu öne çıkar. Bu konuya göre, hem gerçeklik hem de bilinenler dışta bırakılır, bilginin hangi süreçlerde ve nasıl oluştuğu anlaşılmaya çalışılır. Fenomenoloji, bu hususta özgün kategoriler geliştirir. Bu yöntemin iki ana kategorisi bulunur; fenomenolojik indirme ve askıya alma.

Fenomenoloji Edmund Husserl

Fenomenolojinin kategorileri, dış görünümlerin, çıkarsama yoluyla türetilen her türlü yargının ve çıkarsamaların paranteze alınarak dışta bırakılmasını ifade etmektedir. Bu sayede, ikili bir işlemle hem nesne hem de özne askıya alınır ve bilinci yönlendiren öznel yargılar ile rastlantısal olgular dünyasından kurtulmuş olunur. Buradaki amaç ise, rastlantısal dış görünümlerin bir yana bırakılması ve dünyanın özünün ortaya konulmasıdır. Çünkü salt öze ancak bu sayede ulaşılabilecektir.

İlgili yazılar

Yorumlar - Yorum yapmak için tiklayin

YORUM BIRAKIN